Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Kadın erkek eşitliğine karşı söylemler, Mayıs 2023 seçimleri sürecinde iktidar bloğunun seçim gündeminin ana başlıklarından birini oluşturdu. Seçim sonrasında ardı ardına yapılan açıklamalarla, bu söylemlerin hızla yasalaştırılarak kalıcı hale getirilmesi süreci başlatıldı. Kadınları toplumdan izole ederek, itaatkar ev köleleri konumuna hapsetmek ve insanın varoluşu kadar eski cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi yasaklanabilir bir fikirmiş gibi suç haline getirmek niyeti net olarak ortaya konuldu. Esasen 2010 yılında kamuoyu önünde ilk kez dile getirilen ‘kadın-erkek eşit değildir, eşitlik fıtrata aykırı’ anlayışı, bugün iktidarın temel yasaları değiştirerek kalıcı hale getirmek istediği toplum anlayışıdır.
Devletlere kadın erkek eşitliğini sağlamak suretiyle kadına karşı şiddeti önleme görevi yükleyen İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz olarak çekilmek, kadını ‘erkeğin malı’ döver, sever, hatta boyun eğmezse öldürür anlayışına hizmet eden en kritik geri adımlardan biri olmuştur. Şimdi sil baştan Medeni Yasa, sil baştan Anayasa yazma girişimleri ile ülkenin tüm kaynaklarına el konulduğu gibi hayatlarımıza da el konulmak istenmektedir.
“Önce Anayasaya saygı”
İktidar bir yandan, kendi döneminde defalarca değiştirerek bir AKP Anayasası haline getirdiği Anayasa’yı bile onlarca kez ayaklar altına almasına karşın, Meclis’e yeni Anayasa teklifi sunacağını söylüyor. Demokratik tartışma ve uzlaşma ortamının sıfırlandığı koşullarda, kapalı kapılar ardında yazılan taslağın sivil ve özgürlükçü bir Anayasa olacağını iddia ediyor.
Demokratik muhalefete yönelik baskıların gölgesinde, türlü çeşit adaletsizlikler ve kirli bilgiler ablukasında gerçekleşen seçimler sonucunda oluşan bu meclisin Anayasa yapma yetkisi yoktur. Mecliste yer alan partiler seçim sürecinde toplumdan yeni bir Anayasa yapma yetkisi istememiştir. Bu meclis Anayasa Meclisi değildir.
“Önce kadınlara saygı”
Seçimlerden önce “başörtüsüne güvence” söylemiyle meclise getirilen anayasa değişiklik önerisiyle, başörtülü başörtüsüz tüm kadınların eğitim hakkından çalışma hakkına kadar tüm haklarının adım adım yok edileceği bir toplum hayali ortaya dökülmüştür. Kadınların ne giyeceklerinin, nasıl giyineceklerinin Anayasa konusu yapılması başlı başına hem kadınlara hem de Anayasa’ya saygısızlıktır. Devletin Anayasal görevi tüm bireylerin hak ve özgürlüklerini korumaktır. Kadınları başörtülü başörtüsüz diye ayırmak eşitlik ve laiklik ilkelerini Anayasa’dan silmek demektir.”