Tabii ki dikkat çekici. Son iki yüz yılın en büyük iki rakibi Fransa ile Almanya arasında günümüzdeki ilişkiler kimi sorunlara rağmen “dostane” denebilecek bir seviyede. Ancak buna karşın iki ülke arasında devlet başkanları düzeyinde ziyaretler pek sık olmuyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Almanya ziyareti bu yüzden hayli önemli. Çünkü Jacques Chirac’ın ziyaretinden tam 24 yıl sonra Almanya’ya giden ikinci Cumhurbaşkanı oldu Macron. Temmuz 2000’den Mayıs 2024’e kadar Fransa Cumhurbaşkanlarının Almanya’ya yaptığı çeşitli ziyaretler oldu tabii ama bunlar sadece çok taraflı ilişkilerle ilgiliydi. Bu gezi onlardan farklı.
Macron’un ziyareti Berlin-Paris ilişkilerini yeniden canlandırmaya yönelik bir çaba, kuşkusuz. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Macron ile görüşmesinde savunma konularının da ele alınacağını söylemişti. Scholz, Avrupa Birliği’nin savunma kapasitesini arttırmasını, ayrıca Avrupa’nın NATO’ya daha fazla katkıda bulunmasını önermişti. Macron’un ise isteği farklı. Fransa Cumhurbaşkanı ülkesinin nükleer silahlarının Avrupa savunma tartışmalarına dahil edilmesini talep ediyor. Herhalde hem Scholz’un hem de Macron’un önerileri bu ziyaretin ana gündemi olacak.
Ama şu var; bazı konularda farklı yaklaşımlara sahipler. Ukrayna savaşı, nükleer enerji, Avrupa savunması, AB’nin diğer bölgelerle ticaret anlaşması bunlardan bazıları. Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte Ukrayna’ya en fazla silah yardımı yapan ülke. Savaşa doğrudan müdahil olmak istemediği de sır değil. Taurus füzelerini göndermeyi reddetti örneğin. Bunun nedeni Ukrayna’nın bu füzeleri Rus topraklarına saldırmak için kullanacağından endişe etmesi. Ayrıca Ukrayna’ya asker göndermeyi de reddediyor. Tabii başka tür silahlar göndermeyi de sürdürüyor. Bunlardan biri Leopard tankı.
Ukrayna savaşı Almanya’yı zor durumda bıraktı aslında. Belki de savaşa dahil olup büyümesinden endişe ediyordur. Çünkü Almanya’nın nükleer enerjiden vazgeçme kararında Rusya’dan gelen ucuz gaz kaynakları etkili olmuştu. Savaş Rus gaz tedarikinin durmasına neden olunca Almanya başka kaynaklardan daha pahalıya gaz satın almak zorunda kaldı. Sonuç olarak, enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle Almanya’da piyasada fiyatlar yükseldi.
Fransa ise Ukrayna’ya asker gönderilmesine itiraz etmediğini ifade etmişti defalarca. Paris Kiev’e çeşitli silahlar gönderme konusunda herhani bir tereddüt duymuyor. İki ülkenin nükleer enerjiye bakışları da hayli farklı. Almanya’nın nükleer enerjiye soğuk baktığı biliniyor. Ama Fransa hem nükleer bombalara sahip hem de elektriğinin yüzde 70’ni nükleer enerjiden elde ediyor. Bu, iki ülke arasında, ilişkileri çok baltalamasa da, en ciddi görüş ayrılığı.
Almanya ile Fransa’nın ticaret anlaşmaları konusundaki görüşleri de farklı. GSYH’sinin yüzde 87’si ihracatla ilgili olan Berlin, AB’nin çeşitli bölge veya ülkelerle yaptığı ticaret anlaşmalarıyla yakından ilgileniyor. İhracatın Fransa’nın GSYİH’sine katkısı sadece yüzde 60. Bu nedenle Paris, ticaret anlaşmalarındaki hükümler konusunda daha katı.
Tüm bu anlaşmazlılara karşın iki ülkenin, ikisi de zengin bu arada, ortak noktalarda buluşmasının Avrupa’nın gelecekteki yönünü belirleyeceğini ileri sürenler de var. O nedenle bu anlaşmazlıkları daha büyük bir amaç için bir araya gelmede engel olarak görmüyorlar.
Haklı olabilirler. Çünkü iki ülke de Avrupa Birliği’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’sının yüzde 48’ine katkıda bulunuyor. AB vatandaşlarının yüzde 32’sinin yaşadığı ülkeler ikisi de. Bu nedenle Schıolz ile Macron’un bir araya gelmesi ortak bir zemin arayışı açısından hayli önemli. Teknoloji, inovasyon, yapay zeka gibi geleceğe yönelik konularda da ortak bir yol tutturabilirler.
Ziyaretin belki de gizil amacı, Avrupa’da aşırı sağcı grupların güç kazanması halinde ortaya çıkabilecek riskleri görüşmek olabilir. AB üyesi, Polonya, Macaristan, aşırı sağcı grupların hakim olduğu iki ülke.
O nedenle popülariteleri ülkelerinde dibe vurmuş durumdaki Scholz ile Macron “bir şeyler” yapmalılar.